-
1 hesap yapmak
v. calculate, do sums, cast up -
2 yuvarlak hesap yapmak
to round sth up -
3 yapmak
вы́лепить де́лать лепи́ть сде́лать соверша́ть* * *-i1) врз. де́лать, сде́лать; вы́полнитьbüyük bir iş yapmak — проде́лать большу́ю рабо́ту
yeniden yapmak — переде́лывать
2) создава́ть, стро́итьbir ev yapmak — постро́ить дом
3) гото́витьdersini yaptı — он пригото́вил свои́ уро́ки
yemek yapmak — гото́вить пи́щу
4) чини́ть, почини́тьbozuk yolu yaptılar — они́ отремонти́ровали разби́тую доро́гу
bu saatçi saatimi yapamadı — э́тот часовщи́к не смог почини́ть мои́ часы́
5) быть причи́ной, вызыва́ть чтоdurgun sular sıtma yapar — стоя́чие во́ды спосо́бствуют заболева́нию маляри́ей
6) выполня́ть, исполня́ть, осуществля́ть (желание, просьбу)arkadaşım on dakika içinde istediğimi yapmıştı — мой това́рищ за де́сять мину́т вы́полнил мою́ про́сьбу
7) привести́ в поря́докyatak yapmak — постла́ть посте́ль
8) занима́ться чемspor yapmak — занима́ться спо́ртом
tarım yapmak — занима́ться се́льским хозя́йством
9) (с)де́лать кого-что кем-чемhasta yapmak — сде́лать больны́м
zengin yapmak — сде́лать бога́тым
10) (тж. altına yapmak) обде́латься, сде́лать под себя́çocuk altına yaptı — ребёнок обка́кался
11) разг. вы́дать за́мужbu kızı sana yapacağım — я вы́дам за тебя́ дочь
12) поступа́ть, де́лать, де́йствовать ( каким-либо образом)doğru yaptın — ты пра́вильно сде́лал / поступи́л
iyi yapmıyorsun — ты нехорошо́ поступа́ешь
uyumuş gibi yapıyor — он де́лает вид, что спит
ben adamı ne yaparım biliyor musun? — ты зна́ешь, что я сде́лаю с э́тим челове́ком? ( угроза)
13) (тж. öğrenim yapmak) учи́ться, получа́ть образова́ниеöğrenimi Fransa'da yaptı — он получи́л образова́ние во Фра́нции
14) учи́ться на когоdoktor yapmak — учи́ться на до́ктора
terzi yapmak — учи́ться на портно́го
15) бытьbu kış çok soğuk yaptı — э́той зимо́й бы́ло о́чень хо́лодно
16) в некоторых словосочетаниях выступает со значением "совершать то или иное действие", переводится в зависимости от примыкающего имениbir seyahat yapmak — соверша́ть путеше́ствие
hesap yapmak — производи́ть подсчёт
kazı yapmak — производи́ть раско́пки
bir sözleşme yapmak — заключа́ть догово́р
bir toplantı yapmak — проводи́ть собра́ние
vazifesini yapmak — выполня́ть свой долг
17) в роли вспом. гл. с именами образует составные глаголыbayram yapmak — пра́здновать
resim yapmak — рисова́ть
tesir yapmak — влия́ть, возде́йствовать
18) со словами километр, миля и т. п.; покры́ть, преодоле́ть какое-л. расстоя́ниеuçak beş bin kilometre yaptı — самолёт преодоле́л пять ты́сяч киломе́тров
••- ben onsuz yapamamyaptığı hayır ürküttüğü kurbağaya değmemek — погов. ≈ оказа́ть медве́жью услу́гу
- ben okumadan yapamam
- yapma!
- yapmayın! / yapmayınız!
- yapma çocuğum
- saat bozulur!
- onca yolu iki saate almışlar. - Yapma!
- yaptığını bilmiyor
- yapmadığını bırakmamak
- yapmadığını kalmamak -
4 hesap hatası yapmak
v. miscalculate -
5 hata yapmak
v. make mistake, do wrong, err, goof, lapse, nod, slip, slip up, stumble, stumble in, stumble into, trip--------hata yapmak (hesap vb.)v. go astray -
6 yuvarlak
yuvarlak hesap yapmak (die Rechnung) abrunden;yuvarlak konuşmak sehr allgemein reden;yuvarlak ünlü LING gerundete(r) Vokal -
7 hesaplamak
1. أحصى [أَحْصَى]Anlamı: hesap işlemini yapmak, hesap etmek2. احتسب [اِحْتَسَبَ]Anlamı: hesap işlemini yapmak, hesap etmek3. حسب [حَسَبَ]Anlamı: hesap işlemini yapmak, hesap etmek4. حصر [حَصَرَ]Anlamı: hesap işlemini yapmak, hesap etmek5. عد [عَدَّ]Anlamı: hesap işlemini yapmak, hesap etmek6. عدد [عَدَّدَ]Anlamı: hesap işlemini yapmak, hesap etmek
См. также в других словарях:
hesap kitap yapmak (veya etmek) — ayrıntılarıyla hesap edip düşünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap açmak — 1) gereğinde çekilmek üzere bankaya yatırılan para için işlem yapmak 2) birine borçlanma imkânı tanımak, kredi açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayıyı vurmadan postunu satmak — henüz ele geçmemiş bir şey üzerinde hesap yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesaplamak kitaplamak — hesap kitap yapmak Hesapladım kitapladım, işin içinden bir türlü çıkamadım … Çağatay Osmanlı Sözlük
muhasebe — is., esk., Ar. muḥāsebe 1) Hesaplaşma, karşılıklı hesap görme 2) Hesap işleriyle uğraşma 3) Hesapların bütünü 4) Hesap işlerinin yürütüldüğü yer, saymanlık Nedir bu benim çilem / Hesap bilmem / Muhasebede memurum. O. Rifat Birleşik Sözler nefis… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesaplamak — i 1) Hesap işlemini yapmak, hesap etmek 2) mec. Bir şeyi, bir durumu ayrıntılı bir biçimde düşünmek, hesap etmek Hasan, Zeyno ile ilgili her şeyi kafasında hesaplamış olduğu kanaatindeydi. H. E. Adıvar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahsup — sf., bu, esk., Ar. maḥsūb Hesap edilmiş, hesaba geçirilmiş Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mahsup etmek mahsubunu yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
makine — is., tek., İt. macchina 1) Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü Tıraş makineleri ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük